8 Nisan 2013 Pazartesi

Sunday

Dün harika bir pazar kahvaltısıyla başladım güne. 
Cafe'yi sabahın köründe açtık, giderken fırından sıcacık simitlerimizi aldık. Şecaattin Tanyerli'den Tanju Okan'a, Buika'dan Norah Jones'a kadar bol bol müzik dinledik. 

Mis gibi bir tiramisu kokusu eşliğinde lavanta keselerimi diktim, ayva reçeli yaptım ve bol bol güldüm. Akşama da Samatya'da kalamarları mideye indirdim.





Sabahın köründe bile enerjimin nasıl yüksek olduğunu sordu dün Ecem. Cevap basitti : Nefes alıyorum. Negatifliği hayat biçimi haline getiren herkesi çıkardım mesela hayatımdan. Çok başka bir durumun içindeyken, kendini dünyanın en harika kızı hissetme durumu neyin kafasıdır oldum olası anlamadım. Ben hep hayaller kurdum. Başkasının ''mantıklı'' bulduğu şeyler kafama yatmıyorsa, hep bi B planım vardı. İçimde hep bir müzik çaldı. Güneşi çok severim. İnatçıyım. Ara ara hatalar yaparım. Merak ettiğim yerler var. Rio De Janeiro'yu görmek için can atıyorum :) Affederim, severim, tatlıya bayılırım. Buzuki sesini duyunca mest olurum. Aile olmayı ciddiye alırım. Kahvaltı yapmadan adım atmam. Bir çocuğun hayattaki başarısını sınavlara bağlamam, onurlu olması daha önemli. Kin tutmam. Kilo alınca umursamam. Edebiyatı severim. İlkokul öğretmenimle halâ görüşürüm. Örnek alırım, taktir ederim, erken kalkarım. 

Siz de kendi formülünüzü oluşturun ve kendinize inanın. Kocaman bir gülümsemeden daha şık hiçbir şey yoktur, unutmayın.


Not : Bütün işleri yoluna koymanın verdiği huzurla, perşembe günü dört bayan GAP turuna çıkıyoruz :) Dönüşte diyestisyen şart, zîra kayınvalidemin içli köfteleri için midem şimdiden sabırsızlanıyor. Perşembeden itibaren 5 günlük müsade. Sevgiler.

Hiç yorum yok: